Etik

Hiç bitmeyen ve bitmeyecek olan bir tartışma. İnsanları ikna etmek için yapılan şeyler etik midir?

Pazarlama çalışmaları etik midir? Bikinili kadın fotoğrafı kullanmak etik midir? Kurulan etkileyici cümleler etik midir? Hedef kitlenizin sevdiği rengin kullanıldığı web sitesi tasarımı etik midir? İhtiyacı olmayan birine lüks şeyler satmak etik midir?

Hiç bitmeyen bunun gibi tartışmaların genelde iki cevabı olur.

Evet ve hayır.

M – Unsplash

Şu açıdan bakarak konuşalım. Sizin hayat akışınızın herhangi bir döneminde size isteyip istemediğinizi bilmediğiniz, ihtiyacınız olup olmadığı belirsiz bir şey yaptırmaya çalışıyorum. Ve bunun için muhtelif araçlar kullanıyorum. Yani odakta siz yoksunuz, benim kendime fayda yaratmam var. Hiç de etik görünmüyor öyle değil mi?

Şimdi de şu açıdan bakalım. Sizin hayat akışınızın herhangi bir döneminde size tam olarak sizin ihtiyaçlarınıza uygun, sevebileceğiniz, fayda yaratacağı neredeyse kesin olan bir şeyler sunuyorum. Ve yine bunun için aynı araçları kullanıyorum. Bu sefer de size fayda yarattığım çok açık. Sonunda eve ekmek götürebildiğim için elbette ki kendime de fayda sağladım. Ama durum oldukça etik görünüyor.

İşte aslında çok karmaşık görünen bir konuyu oldukça basit bir şekilde dile getirdik. Çünkü aynı araçları kullandım. Sadece amacım farklıydı. Yani vurucu bir şekilde özetleyelim;

Eğer kötü amaçla kullanırsanız hiçbir şey etik değildir.

Bir sopayla, denize düşen birini kurtarabilirsiniz. Aynı sopayla sadece sevmediğiniz için birini yaralayabilirsiniz de. Suç sopada değil, sizin amacınızdadır.

Kullanıcı Deneyimi, Pazarlama, Nöro Pazarlama gibi sosyal bilim konuları (araçları) kesinlikle insanlardan faydalanmak için yaratılmadılar. İnsanları anlamak için yaratıldılar. Çünkü insanları ne kadar iyi anlayabilirseniz o kadar özelleştirilmiş hizmetler üretebilirsiniz. İnsanlar da kendilerini özel hissetmeyi isterler. Böylece daha mutlu olmalarını sağlayabilirsiniz. Sizi tercih etmeleri için bir sebep veriyor olmanız sizin kötü niyetli olduğunuzu göstermez.

Bu gibi yöntemleri kullanmanız, günümüzün çılgın iş dünyasında, herkesin her şeyi sunduğu kaotik ortamda müşterilerini önemseyen şirketlerin hangileri olduğunun anlaşılması için de bir yoldur aynı zamanda.

Ben masanın her iki tarafında da uzun süre oturdum. Yani hem ikna etmeye çalışan hem de ikna edilmeye çalışılan kişi konumunda oldum. Güvenin bana, bana evet dedirten hemen herkes bunu zaten hak eden kişilerdi. Sizin yapmanız gereken de işte bu. İkna etmenin bilimsel yollarını kullanın ama ikna etmeye hakkınız olacak kadar da iyi olun. Ürünleriniz ve hizmetleriniz alacağınız olumlu tepkiyi hak etsin. İşte bu akışa etik diyebiliriz. Aksi durumda sürdürülebilir bir işiniz olmadığından da emin olun.

Hak edin. O zaman rahat uyursunuz.

Sonuçta hiçbir zaman karşınızda para basma makineleri olmayacak. Tanıştığınız ya da tanışmadığınız, belki de hiç tanışmayacağınız arkadaşlarınız, dostlarınız olacak. Onlara bunu hissettirin. Gerisi kendiliğinden gelir.